Kader, muhtesem bir yikilistan sonra Anadolu'da, Nuh Tufaninda oldugu gibi insanligin ikinci varolus ve uyanis destaninin yazilmasina karar vermisti. Selâm ve baris mânalarina gelen Isparta'nin Barla Kasabasinda bu destanin nüveleri ekiliyordu. Barla ise "el-mübâreke" kelimesi içinde birinci uyanisin baslangici olan bir yerle beraber sirli bir sekilde yerini almisti... Kur'an karyelerin anasi, dünyanin göbegi Kabe'de Arstan nâzil olmaya basladigi gibi, Kur'an'in tefsiri olan Nurlar da Onun içinden süzülüp sizarak Kevser-i Kur'anî ismine lâyik büyük bir havuzun içinde toplaniyordu. Elmas kalemler ve kevser mürekkeplerle yazilan Anadolu'nun bu mübarek mahsülleri, satirlara dökülüyor oradan sadirlara, sinelere, gönüllere ve ruhlara Hizir Çesmesinin mâ-i zülâli gibi gida, ask, sevk bahsediyordu. Bu menbadan içen, ve bu âb-i hayatin zevkine eren herkes, ölmezlik sirrina ermiscesine, Asr-i Saadetteki Altin Neslin hayat tabakasina çikmis gibi bir nuraniyet, bir ulviyet kazaniyordu.
