Insanlik tarihinin paralelinde ortaya cikan göc olgusu, insanin yasam mücadelesinin önemli bir kesitini olusturmaktadir. Insani, mevcut durumun daha iyisine erisebilme gayesiyle pesinden sürükleyen göc, yalnizca bireyleri degil; göc eden ve göc edilen toplumlari da etkileyerek küresel boyut kazanmaktadir. Ancak göc, her zaman bireylerin istekleri dahilinde gerceklesmemektedir. Zaman zaman savas, afet gibi kitleleri etkileyen olumsuz haller neticesinde kisiler topluluk halinde göc etmek zorunda kalmislardir. Can güvenliklerini ve yasamsal konfor alanlarini saglama icgüdüleriyle güvenli bölge arayisina giren kitleler, zorunlu göc hareketlerini baslatmislardir. Zorunlu göcün beraberinde getirdigi siginmaci ve mülteci kavramlari, küresel capta bir etki alanina sahip olmakla birlikte toplumsal boyutta bakildiginda da göc olgusunun fiziki yer degistirmenin ötesinde sonuclari oldugu görülmektedir. Her ne kadar göc, insanlik tarihi boyunca süregelen bir hadise olsa da günümüzde kavramin nitelik ve nicelik bakimindan yasadigi degisiklikler icinde bulundugumuz cagin göc cagi olarak adlandirilmasini mümkün kilmaktadir.
