Istanbul Sözlesmesinin imzalanmasi ve yürürlüge girmesi, tüm Avrupada oldugu gibi ülkemizde de hukuki, sosyolojik, felsefi, din ve kültürel bazi tartismalari beraberinde getirmistir. Istanbul Sözlesmesi ve 6284 sayili Kanuna dair tartismalar, son yillarda giderek büyümekte ve cogunlukla ideolojik yaklasimlara sahne olmaktadir. Kadin dernekleri, feminist cevreler, sol ve liberal kesimlerin ekseriyeti Sözlesmeye sahip cikarken muhafazakar cevreler karsi cikmaktadir.
Istanbul Sözlesmesi ve 6284 sayili Kanun; kadina, kadin-erkek iliskilerine ve aile kurumuna dair pek cok felsefi, siyasi, hukuki, toplumsal ve pedagojik imalar ve kabuller barindirmaktadir. Bu durum, her iki metnin, bircok disiplin tarafindan ele alinmasini zaruri kilmaktadir. Bu nedenle calismada modern hukuk, Islam hukuku, psikoloji, sosyoloji, felsefe, egitim ve Islam düsüncesi alanlarina mensup akademisyenlerin görüslerine basvuruldu.
Kadin ve aile konusu, ideolojik bakis acisiyla ele alinan diger meselelerden farkli olarak toplumun tüm kesimleri tarafindan karsilikli iyi niyet ve empatiyle müzakere edilmek ve cözüme kavusturulmak durumundadir. Cünkü ailelerin dagilmasi, cocuklarin ihmal edilmesi, siddet ve istismar gibi sorunlar, aslinda toplumdaki hemen her kesimi rahatsiz etmekte ve cözüm arayisina sevk etmektedir. Toplumsal yapimizin güclenmesi, ailenin korunmasi; kadinin, erkegin ve cocuklarin hak ettigi degeri görmesi, ancak sagduyulu yaklasimlara dayanan cözümlerle mümkün olabilir.