Ibn Snanin büyük felsef projesi Sifanin, dokuz eserlik mantik bölümü, messa gelenege uygun bir
sekilde Poetika-Siir kitabi ile tamama ermektedir. Poetikada Sifadaki alisildik tarzin disinda bir Ibn
Sna karsimiza cikmakta. Sifanin diger kitaplarindaki telif tarzindan farkli bir sekilde burada telhis
denebilecek orta serh türüne benzer bir özellik görülmekte. Biraz da bunu, Aristotelesin Poetikasinin,
Grek siiri, kültürü, mitolojisi ve diline özel bir vukufiyeti gerektirmesi ve dolayisiyla eserin görece daha
sikintili ve eksik bir sekilde Islam dünyasina ulasmasi ve en nihayetinde Eb Bisr Metta tarafindan
yapilan yer yer sikintili Arapca cevirisi zorunlu kilmis olabilir. Iste tam bu noktada Ibn Sina üstatligini
gösteriyor ve kimi zaman enigmatik bir hal alan Poetika metnini, yetkin bir sekilde serh, itmam ve ikmal
edip; adeta yeniden insa ederek muhtesem bir emek ortaya koyuyor. Poetika-Siir kitabi, icerigi itibariyle
de Islam dünyasinda alisildik ve islenmis degil. Tragedya, komedya, sahne, rol yapma, rol dagilimi,
öykü, kurgu, olay örgüsü, baht dönüsü vb. gibi pek cok teknik terim, Ibn Sna yetkinligiyle vaz ediliyor.
Siirden günümüzde anlasilan anlamin ötesinde onu da ve aslinda tiyatro, sinema, film vb. sözel, isitsel,
görsel tüm taklit, canlandirma, mimesis-muhakat iceren sanatlarin teorisini-felsefesini ortaya koyan
Poetika, bes sanat icerisinde dogrudan insanlarin duygu ve hayal dünyalarina hitap eden yapisiyla yaygin
ve etkili bir muhataplik-diyalog ve ifade bicimine sahip bir sanatin kitabi. Keske Ibn Sina, eserinin
sonunda ifade ettigi gibi, genel anlamda siir sanati ve özelde ise Islam dünyasindaki siir üzerine cok daha
ayrintili ve verimli bir özgün telif yapma niyetini gerceklestirme imkani bulabilseydi.