Kadim Dostum, Mümtazim diye basliyordu bir mektup. Ah,
Sevgili Mevlut diyordu diger mektup. Kadinin Fuata, Kemal
Günere, Ziyaya, Mahinura söylemek istedikleri vardi.
Saganak bir yagmur gibi askla yazdi, özlemle akti elinden
cümleler. Nasil oldugunu anlamadigi bir bicimde
tamamlaniyordu yarim kalmis mektuplar. Her seferinde bir
baska el olarak, baska bir isimle atiyordu imzasini kadin.
Tutkuyla, hayranlikla, kiskanclikla, askla ve mahcubiyetle
bakiyordu etrafinda dolasan hayaletlere. Bakislarini gözlerine
dikmis yüzlere.
Onlarca mektup, muhatabina ulasmak üzere postalanmayi
beklerken, nedense birden, burnunun diregi cok fena sizladi. Bir
müddet agladi.