Profesyonel olarak felsefe ve felsefecilerle ilgili olmayanlarin en büyük sikayeti felsefenin pratik hayattan kopuk oldugu serzenisidir. Anlasilmaz problemleri daha da anlasilmaz kavramlarla ifade eden metinler, felsefeye ilgi duymayi dahi korkulu bir sürec haline getirmeye yetmistir.
Ahmet Arslan felsefeye karsi bu tür basmakalip ithamlarin canli reddiyesidir. Arslan, kitaplarinda her gün karsilastigimiz ama cogunlukla farkina varmadigimiz felsef problemleri basit bir konusma diliyle ama derinligi kaybetmeden okuyucusuna aktarmasiyla meshurdur. Antik felsefe ve Islam felsefesi üzerine düsünmek isteyen herkesin yolu bir sekilde Ahmet Arslandan gecer.
Ama bu söylesimizde Arslan bize sadece felsefenin ne oldugunu degil ama bir felsefeci gibi yasamanin ve düsünmenin ne oldugunu anlatiyor. Bu sayede nadiren rastlanan zengin bir tecrübe, okumayi ve düsünmeyi seven herkesin erisimine aciliyor. Ahmet Arslanin hayati ve düsünceleri ile felsefenin ve Türkiyenin problemlerini tartistigimiz bu kitapla, felsefe ile sahici bir iliski kurmanin ne oldugunu aktariyoruz.
