Bir cagi bitirip bir baska cagi acan ender olaylardan olan Istanbulun fethi, gerceklestigi günden bu yana hem tarihsel calismalara konu olmakta, hem dünya siyasetini etkilemekte, hem de efsaneler yaratmaktadir.
Dogu Roma Imparatorlugunun topraklarina yayilan Osmanli Devleti, bu fetihle gercek bir imparatorluga dönüsmüs ve kendisini yeni Roma Imparatorlugu olarak görmeye baslamistir. Hem bu fikri kabullenen hem de Türklere hak ettikleri degeri vermek hususunda yetkin davranan yazar, derin bir öykü anlatma tutkusuyla bir tarih panorama cizmeyi basariyor. Fethi hazirlayan sürece kisaca deginen ama daha cok, batili bir gözle kiliseler arasindaki kavgayi, güc cekismelerini ve catismalari yorumlayan yazar, bu eserinde kendi dünyasinin degerlerini askin bir tutumla ortacagin degerlerine isik tutmak icin kullaniyor.
Ünlü Alman yazar ve biyograf Stefan Zweigin essiz anlatimi ve konuya tarafsiz yaklasimiyla olusmus bu metin, fetih ve fethin Avrupalilar icin öneminden bahseden bölümüyle de fikir dünyamiza katki sagliyor.