Simdilerde ise deniz kenarinda, o bankta oturup yas tutan bendim. Hayat bir zamanlar annemin oynadigi rolü bana vermisti sanki. Annemin o gün denize bakarken nasil caresiz ve mutsuz hissettigini on dokuz yil sonra simdi anliyordum. Agabeyimin ölümünden sonra kendisini hayattan soyutlayip benim varligimla yeterince mutlu olamayisindan dolayi sürekli yargiladigim anneme bugün sempati duyacagimi söyleselerdi asla inanmayacakken, bu gercegi bizzat yasayarak deneyimlemem hayata karsi algimi genisletiyordu. Etrafimi saran kabuklarin bir istakozunki gibi catirdayarak kirildigini ve daha da büyüdügümü hissediyordum.
Yazin dünyasinin yeni nesil yazarlarindan Funda Usta, güclü baglarla ördügü bu ilk romaninda tutkulu bir askin nelere mal olabilecegini, ayni erkege asik olan iki kadinin ruhsal cözümlemelerini yaparak akici ve büyüleyici bir anlatimla bizlere sunuyor.
Daliden Tintorettoya, Louvre müzesinden Teslanin evine, Ataladan Clytemnestraya, ask ile sanatin ic ice gectigi bu kitabi okurken sasirmaya hazir olun.