Hicret sadece belirli dönemlerde ve belirli sartlar altinda toplumlarin en genis haliyle önderleri, liderleri, rehberleri esliginde bir yerden baska bir yere göcünü ifade eden fiziki bir organizasyon olarak degerlendirilmemelidir. Aksine tüm peygamberlerin ortak sünneti olarak niteleyebilecegimiz hicret, tarih boyunca görülen göclerden farkli bir faaliyeti kapsar. Genel bir tanimlamayla hicret, dini sebeplerle ve bir peygamberin liderliginde gerceklestirilen yer degistirmelerdir. Tevhd inancina sahip bir toplumun ve bu baglamda medeniyetin insasi da hicretin en esasli ve yüce gayesini olusturmaktadir.
Calismamiza konu olan Yesrib hicreti de Reslullahin as söz konusu gayeyi gerceklestirebilme projesidir. Bunun yaninda Yesrib hicreti, Islam siyas tarihinin olusum asamalarinin merkezinde yer almistir. Nitekim hicretten hemen sonra basta Reslullahin as ve sahabesinin karsilastiklari problemlere nasil cözüm ürettikleri, savaslarin keyfiyeti, toplumun tek bir ümmet ekseninde organize edilmesi, Mekkelilerle Yesribliler ve Yahudi topluluklar arasindaki münasebetlerin hangi esaslara göre tanzim edildigi gibi toplumlara yön verecek olan pek cok husus hicretin isaret ettigi neticeler olarak degerlendirilmelidir.