Daha ilk günlerden top gülleleri ve taramali tüfeklerle hic acimdan cevreyi tariyor, her tarafi kasip kavuruyorlardi. Cocuklar ciglik cigliga uykudan uyaniyordu gizlendikleri magaralarda. Disiplinle örgütlenmis, cag teknolojisinin son ürünü silahlarina sahip, donanimli bir ordu tarafindan kusatilmisti Garzan Vadisi. Kusatilmislik icindeki her köy, dagin her kivrimi yangin yeriydi. Insanligi utandiran bir ölüm cagiydi. Elleri, tarihin dipnotlarindaki ayetleri yok etmek icin atesi ve alevi olaganüstü bir sekilde yönetiyordu. Askerin silahindan nisan yagmurlari gibi kovanlar etrafa saciliyor, vadideki sis, namlularin ucundan cikan dumanla birleserek Beleki mintikasi üzerinde kapkara bulutlar olusturuyordu. Ceperleri kurt sürülerinin hücumuna acik, agillara kapatilmis koyun sürüleri gibi akibetlerini bekliyorlardi.
Bakmaya doyamadigi Teterin gözlerine kilitlendi, o iri, kendinden sürmeli ela gözleri. Belki de kayboldugu gözlerine son defa böylesine bakacakti. Sadece Teterin duyacagi Meryem bir takvayla;
Ben hüznümü ve kederimi ancak Allaha arz ederim.
Teter, ergenlikten yeni cikan bir delikanli gibi utanip gözlerini yere indirirken, ayni ses tonuyla;
Ben de sana olan sevgimi Allaha arz ediyorum. dedi.
Reysan bütün vakarligiyla
Tasalanma Teter Insanin yolu iki seye, aska ve ölüme muhakkak düser...