II. Dünya Savasi sonrasi Kahirede oradan oraya savrulan bir ailenin samatali, hareketli ve ayni zamanda dokunakli hikayesi
Daravin önde gelen zenginlerinden Abdülaziz Gaafar, bes parasiz kalinca ailesiyle birlikte Kahireye tasinir ve zengin Avrupalilarin ugrak yeri olan Misir Otomobil Kulübünün deposunda calismaya baslar. Burada, Misirin yozlasmis ve sefahat düskünü kralinin dogdugu günden beri usakligini yapan Alku, tüm calisanlari ezmekte, en ufak hatalarinda bile yardimcilarina dövdürmekte ve ücretlerini keyfine göre ödemektedir. Bir gün Abdülaziz hakkini aramasinin sonucunda dövülür. Aldigi yaralar kadar duydugu utancin da etkisiyle kisa süre sonra ölür ve esiyle dört cocugunu eskisinden de kötü bir yoksulluga mahkm eder.
Bu kayip, aile bireylerini bambaska yollara sürüklese de hepsi bir sekilde Otomobil Kulübüne bagli kalmaya devam eder. Bu sirada, kralin devrimci kuzeni önderliginde yayilan siyasi hareketler, sasirtici bir sekilde kulüpte de taraftar bulmaya baslar. Bu büyük sosyal degisim hareketinde hem iscilere hem de efendilere yer vardir. Otomobil Kulübünün Misirlilari zor bir kararla karsi karsiya kalirlar Güvenle yasamayi secip onurlarindan vazgecmek mi, yoksa her seyi riske atarak haklari icin savasmak mi