Her kim ki aska müsteri, canina od vurmuslar
Yunus, kücük cilehanede cenesi müttekaya yasli, gözleri acik öylece durmaktaydi. Cahar darb tirasa vurulali hayli vakit gecmisti. Kaslari, saclari biyigi ve sakali sanki biraz uzamisti. Yazici Idrisin kapi araligindan bilmem ne zaman biraktigi, biraz kül katilmis cavdar ekmegiyle bir tas su, cilehanenin bir kösesinde öylece durmaktaydi. Kücük tahta kapi söyle biraz aralikti sanki. Tamamen kapanmamisti. Kapi araligindan iceri sizan gün isigi miydi Bilmem Uykuda miydi Uyanik miydi Bir düs mü görüyordu yoksa bir baska alemde miydi Bilmem Dili damagi kurumustu susuzluktan, icmiyordu. Bir el Yunusa bir kadeh uzatti.
Ic, dedi sonra bir ses.
Kana kana icti Yunus
Ictigi buz gibiydi
Bal gibiydi.
Kivanc Nalca, Tuz adli bu romaninda Yunus Emrenin Mogol istilasi altindaki Anadoluda Taptuk Emre dergahina siginip, orada kendisini var edecek gercege ulasma yolculugunu anlatiyor. Yunusun birbirinden hisli dizeleriyle süslü bu romanda ilahi askin gücünü damarlarinizda hissedecek ve Yunus Emrenin evrensel büyüklügüne bir kez daha tanik olacaksiniz.